Darmaperuşan

Trakya, insanı ve kültürü ile kendine özgü, renkli bir dünyadır.

Tarihin acı olaylarını bir şalla kapatırcasına dünyaya neşe ile bakan insanların hayatı orada bir gökkuşağı gibidir.

Haluk Ecevit, göçmenliği ruhundan silip atamayan ama Trakyanın kadim yaşam biçimi ile birleştiren insanların hayatlarını anlatıyor kitabında.

Yaşanmışlıklar, Ecevitin kaleminde öykülere dönüşürken, okur kendi hayatına tutulmuş ayna gibi her şeyi ama en çok da yakın geçmişini orada görebiliyor. El aynasında yüzler de görülebilir onun öykülerinde, artık unutulmuş bakır tıraş tası da. Trakyanın tozlu yollarındaki Magirüs minibüsler de kendini hatırlatır, misketler ve onlarla oynanan mors da.

Başka bir deyişle, Haluk Ecevit, diğer kitaplarında olduğu gibi Darmaperuşanda da hayatın ta kendisini anlatıyor.

- İbrahim Dizman, Yazar

Bu kitap bir toparlanma çabası belki de. Babası öldüğünde yarım kalan bir çocuğun, dedesi öldüğünde dağılan ergenliğin, her sonbaharda göçüp giden birileri ile eksilen bir şeylerin… Zaten ölümden gayrı çare bulamadığı ne var ki Trakya insanının? Her daim sırtını yaslayacak candan bir arkadaşı, kederini dağıtacak bir duble rakısı, en ağlanacak hâline uygun bir fıkrası hazır nasıl olsa. İşte bu kitap da en darmaperuşan anlarınızda sığınacağınız bir komşu kapısı. Her hikâye yeşil kapılı, toprak sıvalı, kireç badanalı, soba kokulu birer ev gibi sıcacık hem de.

- Umut Çalışan, Kitap Eleştirmeni ve Yazar