Fususu'l-Hikem Tercüme ve Şerhi 4

Stok Kodu:
9789755481760
Boyut:
16x23,5
Sayfa Sayısı:
576
Baskı Sayısı:
6
Basım Tarihi:
2017
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
,
%23 indirimli
400,00
308,00
9789755481760
881276
Fususu'l-Hikem Tercüme ve Şerhi 4
Fususu'l-Hikem Tercüme ve Şerhi 4
308.00

Neşrini takdîm ettiğimiz Fusûsu l-Hikem Tercüme ve Şerhi, 1334-1346 hicrî ve 1915-1928 milâdî yılları arasında kaleme alınmıştır. Müellifi merhum Ahmed Avni Konuk Bey in el yazısıyla olan nüsha Konya Mevlânâ Müzesi Kütüphânesi nde 3853-3880 numaralarda kayıtlı bulunmaktadır. Tamâmı 28 defter olan bu müellif nüshasından, 4 cilt hâlinde neşre hazırladığımız bu eserin ilk cildini tamamlamış bulunuyoruz.


İslâm tasavvuf ve tefekkür târihinin en mühim eserlerinden biri olan Fusûsu l-Hikem in, M. E. Bakanlığı tarafından basılmış bir tercümesi vardır. Geçmiş asırlarda yazılmış ve bir tanesi basılmış türkçe şerhleri bulunduğu halde son altmış senede bunların hiçbiri basılamamıştır. Cumhuriyet devrinin ilk yıllarında te lîf edilmiş, fakat yayınlanmamış olan bu şerhin, Kütüphâne de müellif nüshası olmasına rağmen, umûmun istifâdesinden uzak kalması, tasavvuf ve tefekkür târihimiz bakımından büyük bir kayıptı. Bu kaybı telâfi etmeyi, müellifin bastıramadığı bu eseri kültürümüze kazandırmayı bir vazîfe ve borç telakkî ederek neşre hazırlamaya teşebbüs ettik. Gerekli izinleri alarak bu eserin kopyesini te mîn ettik.


Osmanlı devri ile Cumhuriyet devri arasında ilim, düşünce ve san at sahasında bir kopukluğun çeşitli sebepler dolayısıyla ortaya çıktığı, bu kopukluğun bir kültür boşluğuna, hattâ buhranına sebep olduğu söylenmekte ve yazılmaktadır. Sanıyoruz ki, ilim, tefekkür ve san at sahasında bu kültür kopukluğunun ve boşluğunun doldurulmasında yapılacak ilk işlerden biri, Osmanlı devrine ait türkçe eserleri dilini değiştirmeden bugünkü alfabe ile aynen, Türk müelliflerin yazdığı arapça ve farsça eserlerin ise hem aslını, hem de tercümesini neşr etmektir. Son yıllarda edebiyat ve târih sahasında bu nevîden eserlerin neşredilmesi sevindiricidir. Fakat din ilimleri ve tefekkürü sahasında, tercüme bir kaç eser müstesna aynen basılmış türkçe eser yok denecek kadar azdır. Bu türkçe eserlerin aynen bugünkü alfabe ile basılmasının devirler arası Türk dilinin devamlılığını sağlamak hususunda pek çok faydası olacağı şüphesizdir. Kültür kopukluğunun en müşahhas örneği Türk dilinin son 30-40 sene öncesine nisbetle fevkalâde değişmiş olmasıdır. Cumhuriyet devrini başlatanların türkçesini bile yeni nesiller anlamamaktadır. Bunun çâresi anlaşılmayanların sadeleştirilmesi değil, gerek yakın yılların, gerekse daha uzak devirlerin türkçe eserlerini dilini değiştirmeksizin aynen vermek, böylece önce dil bağı ve devamlılığını sağlamak, sonra bu vâsıta ile kültür köprüsünü kurmaktır. Dilin zamanla değişmesi gayet tabîî bir hâdisedir. Elimizdeki Fusûs Şerhi bunun canlı bir örneğidir. Ahmed Avni Bey in kullandığı türkçe, kendisinden 300 sene kadar önce Abdullah Bosnevî nin (ö. 1054/1644) Fusûs Şerhi nde kullandığı türkçenin aynı değildir. Fakat bu iki eser arasında uzun bir zaman geçmesine rağmen bir dil kopukluğu yoktur. A. Avni Bey in eserinin türkçesiyle günümüz türkçesi arasında altmış senelik bir zaman farkı olduğu halde, değişiklik çok büyüktür. Geçmiş devirlerin, hattâ yakın zamanların eserlerini, pek de muvaffak olamayan sadeleştirmelerle vermek, bu dil farkının gittikçe artmasına mâni olmadığı gibi, kültür kopukluğunu kapatmakta da pek yararlı görünmemektedir. Kanâatimizce bu bakımdan daha verimli olabilecek şey, günümüz ilim, fikir ve san at adamlarına, az sayıda bile olsalar, geçmiş devirlerin türkçe eserlerini, bugünkü alfabe ile aynen okuyabilmek imkânını vermektir. Edebiyat fakültelerinde transkripsiyon işaretleriyle neşre hazırlanan eserler sâdece türkologlar, tarihçiler, yâni mütehassıslar tarafından okunması lâzım gelen eserler değil, Türk ilim, tefekkür ve san atına alâka duyan bütün Türk aydınları tarafından okunacak eserlerdir. Meselâ XVI. asra âit Fuzûlî nin Divânı türkologları, yâni sahanın mütehassıslarını ilgilendirdiği gibi, lisede öğrenim göre şiire meraklı gençleri veya şâir bir elektrik mühendisini de alâkadar eder. Şu halde, bu misâlden hareketle diyebiliriz ki, Türk kültürüyle alâkalı eserler, yalnız mütehassısla

Neşrini takdîm ettiğimiz Fusûsu l-Hikem Tercüme ve Şerhi, 1334-1346 hicrî ve 1915-1928 milâdî yılları arasında kaleme alınmıştır. Müellifi merhum Ahmed Avni Konuk Bey in el yazısıyla olan nüsha Konya Mevlânâ Müzesi Kütüphânesi nde 3853-3880 numaralarda kayıtlı bulunmaktadır. Tamâmı 28 defter olan bu müellif nüshasından, 4 cilt hâlinde neşre hazırladığımız bu eserin ilk cildini tamamlamış bulunuyoruz.


İslâm tasavvuf ve tefekkür târihinin en mühim eserlerinden biri olan Fusûsu l-Hikem in, M. E. Bakanlığı tarafından basılmış bir tercümesi vardır. Geçmiş asırlarda yazılmış ve bir tanesi basılmış türkçe şerhleri bulunduğu halde son altmış senede bunların hiçbiri basılamamıştır. Cumhuriyet devrinin ilk yıllarında te lîf edilmiş, fakat yayınlanmamış olan bu şerhin, Kütüphâne de müellif nüshası olmasına rağmen, umûmun istifâdesinden uzak kalması, tasavvuf ve tefekkür târihimiz bakımından büyük bir kayıptı. Bu kaybı telâfi etmeyi, müellifin bastıramadığı bu eseri kültürümüze kazandırmayı bir vazîfe ve borç telakkî ederek neşre hazırlamaya teşebbüs ettik. Gerekli izinleri alarak bu eserin kopyesini te mîn ettik.


Osmanlı devri ile Cumhuriyet devri arasında ilim, düşünce ve san at sahasında bir kopukluğun çeşitli sebepler dolayısıyla ortaya çıktığı, bu kopukluğun bir kültür boşluğuna, hattâ buhranına sebep olduğu söylenmekte ve yazılmaktadır. Sanıyoruz ki, ilim, tefekkür ve san at sahasında bu kültür kopukluğunun ve boşluğunun doldurulmasında yapılacak ilk işlerden biri, Osmanlı devrine ait türkçe eserleri dilini değiştirmeden bugünkü alfabe ile aynen, Türk müelliflerin yazdığı arapça ve farsça eserlerin ise hem aslını, hem de tercümesini neşr etmektir. Son yıllarda edebiyat ve târih sahasında bu nevîden eserlerin neşredilmesi sevindiricidir. Fakat din ilimleri ve tefekkürü sahasında, tercüme bir kaç eser müstesna aynen basılmış türkçe eser yok denecek kadar azdır. Bu türkçe eserlerin aynen bugünkü alfabe ile basılmasının devirler arası Türk dilinin devamlılığını sağlamak hususunda pek çok faydası olacağı şüphesizdir. Kültür kopukluğunun en müşahhas örneği Türk dilinin son 30-40 sene öncesine nisbetle fevkalâde değişmiş olmasıdır. Cumhuriyet devrini başlatanların türkçesini bile yeni nesiller anlamamaktadır. Bunun çâresi anlaşılmayanların sadeleştirilmesi değil, gerek yakın yılların, gerekse daha uzak devirlerin türkçe eserlerini dilini değiştirmeksizin aynen vermek, böylece önce dil bağı ve devamlılığını sağlamak, sonra bu vâsıta ile kültür köprüsünü kurmaktır. Dilin zamanla değişmesi gayet tabîî bir hâdisedir. Elimizdeki Fusûs Şerhi bunun canlı bir örneğidir. Ahmed Avni Bey in kullandığı türkçe, kendisinden 300 sene kadar önce Abdullah Bosnevî nin (ö. 1054/1644) Fusûs Şerhi nde kullandığı türkçenin aynı değildir. Fakat bu iki eser arasında uzun bir zaman geçmesine rağmen bir dil kopukluğu yoktur. A. Avni Bey in eserinin türkçesiyle günümüz türkçesi arasında altmış senelik bir zaman farkı olduğu halde, değişiklik çok büyüktür. Geçmiş devirlerin, hattâ yakın zamanların eserlerini, pek de muvaffak olamayan sadeleştirmelerle vermek, bu dil farkının gittikçe artmasına mâni olmadığı gibi, kültür kopukluğunu kapatmakta da pek yararlı görünmemektedir. Kanâatimizce bu bakımdan daha verimli olabilecek şey, günümüz ilim, fikir ve san at adamlarına, az sayıda bile olsalar, geçmiş devirlerin türkçe eserlerini, bugünkü alfabe ile aynen okuyabilmek imkânını vermektir. Edebiyat fakültelerinde transkripsiyon işaretleriyle neşre hazırlanan eserler sâdece türkologlar, tarihçiler, yâni mütehassıslar tarafından okunması lâzım gelen eserler değil, Türk ilim, tefekkür ve san atına alâka duyan bütün Türk aydınları tarafından okunacak eserlerdir. Meselâ XVI. asra âit Fuzûlî nin Divânı türkologları, yâni sahanın mütehassıslarını ilgilendirdiği gibi, lisede öğrenim göre şiire meraklı gençleri veya şâir bir elektrik mühendisini de alâkadar eder. Şu halde, bu misâlden hareketle diyebiliriz ki, Türk kültürüyle alâkalı eserler, yalnız mütehassısla

AKBANK
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 308,00    308,00   
2 157,08    314,16   
3 106,77    320,32   
4 81,62    326,48   
5 66,53    332,64   
6 56,47    338,80   
ZİRAAT BANKASI
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 308,00    308,00   
2 157,08    314,16   
3 106,77    320,32   
4 81,62    326,48   
5 66,53    332,64   
6 56,47    338,80   
GARANTİ BANKASI
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 308,00    308,00   
2 157,08    314,16   
3 106,77    320,32   
4 81,62    326,48   
5 66,53    332,64   
6 56,47    338,80   
İŞ BANKASI
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 308,00    308,00   
2 157,08    314,16   
3 106,77    320,32   
4 81,62    326,48   
5 66,53    332,64   
6 56,47    338,80   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat