Klasik Türk Şiirinde Zühd

Stok Kodu:
9786255680778
Boyut:
16*24
Sayfa Sayısı:
528
Basım Tarihi:
Ekim 2025
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
TÜRKÇE
%28 indirimli
690,00
496,80
Taksitli fiyat: 3 x 178,85
Temin süresi 4 gündür.
9786255680778
2060667
Klasik Türk Şiirinde Zühd
Klasik Türk Şiirinde Zühd
496.80

İslam'ın mistik tarafını vurgulayan ve H. III. yüzyıldan itibaren müstakil bir ilim olarak varlığından söz ettirmeye başlayan tasavvuf, Hakk'ın rızasına vasıl olmak isteyen insanın manevî/ahlakî/ruhî yönünü terbiye ederek onun erginleşip varlığının bilincine hâsıl olmasını sağlayan bir eğitim metodudur. Tasavvufta; kâmil bir mürşidin yönlendiriciliğinde manevî bir yolculuğa çıkan sâlik, seyr ü sülûk denilen eğitim serüveninde türlü makamlardan geçerek Cenâb-ı Hakk'ın kendisine bahşettiği bireysel tecrübeye dayalı birtakım his ve heyecanlar yaşar. Sâlikin, çıktığı bu yolda kişisel çabası neticesinde ikâmet ettiği makamlardan biri de en genel tanımıyla "kişinin dünyaya ve dünya nimetlerine sırt çevirmesi yani Hak dışındaki hiçbir şeye meyl etmemesi" anlamına gelen zühd telakkisidir. Emevîlerin dünya, iktidar, lüks ve eğlence hırsına tepki olarak ortaya çıkan zühd, bireyin dinî yaşayışının şekillenmesine tesir edip ona kâinata, varlıklara, dünyaya, ahirete vs. karşı nasıl bir tutum sergilemesi gerektiğinin bilincini kazandıran bir anlayıştır. İslamiyet çatısı altında gelişen Arap, İran ve Türk edebiyatlarının müşterek unsurlarından biri olan zühd kavramı, Türk edebiyatında başlangıçta müspet bir anlamda ele alınırken bilhassa İran mutasavvıflarının ve şairlerinin etkisiyle yeni bir anlam sürecine girerek menfî bir mahiyet kazanmıştır. Fars şairlerin harâbâtî kavramlara şiir dilinde bazı sembolik anlamlar yüklemesiyle beraber zühd mefhumu, zaman içerisinde zahirî yani şeklen icra edilen dinî bir yaşantıyı karşılayacak şekilde ele alınmıştır. Fars şiirinin etkisinde gelişen klasik Türk şiirinde de zühd olumlu anlamının yanında genel olarak menfi/olumsuz anlamıyla karşımıza çıkmaktadır. Bu kitapta zühd kavramının muhtelif din ve inanç sistemleri ile İslam ve tasavvuf bağlamındaki gelişimi ele alınmış, zühdün klasik Türk şiirinde nasıl değerlendirildiği üzerinde durulmuştur. Osmanlı coğrafyasında yaşamış kırk şairin divanları ile sınırlandırılan çalışmada, şairlerin zühde dair bakış açıları, zühd ile ilişkili kavramların doğrudan veya dolaylı olarak çeşitli söz ve söz öbekleri ile ilişkilendirilerek müspet ve menfî manada nasıl yorumlandığı ve klasik Türk şiirinde zühdün birtakım sembollerle nasıl somutlaştırıldığı değerlendirilmiştir. Ayrıca zühd anlayışını merkeze alan gösterişçi ve dindar bir yaşam şeklini benimseyen zâhid tipinin divanlarda öne çıkan özellikleri tasnif edilerek zâhidin, rind tipiyle mukayesesi yapılmıştır.

İslam'ın mistik tarafını vurgulayan ve H. III. yüzyıldan itibaren müstakil bir ilim olarak varlığından söz ettirmeye başlayan tasavvuf, Hakk'ın rızasına vasıl olmak isteyen insanın manevî/ahlakî/ruhî yönünü terbiye ederek onun erginleşip varlığının bilincine hâsıl olmasını sağlayan bir eğitim metodudur. Tasavvufta; kâmil bir mürşidin yönlendiriciliğinde manevî bir yolculuğa çıkan sâlik, seyr ü sülûk denilen eğitim serüveninde türlü makamlardan geçerek Cenâb-ı Hakk'ın kendisine bahşettiği bireysel tecrübeye dayalı birtakım his ve heyecanlar yaşar. Sâlikin, çıktığı bu yolda kişisel çabası neticesinde ikâmet ettiği makamlardan biri de en genel tanımıyla "kişinin dünyaya ve dünya nimetlerine sırt çevirmesi yani Hak dışındaki hiçbir şeye meyl etmemesi" anlamına gelen zühd telakkisidir. Emevîlerin dünya, iktidar, lüks ve eğlence hırsına tepki olarak ortaya çıkan zühd, bireyin dinî yaşayışının şekillenmesine tesir edip ona kâinata, varlıklara, dünyaya, ahirete vs. karşı nasıl bir tutum sergilemesi gerektiğinin bilincini kazandıran bir anlayıştır. İslamiyet çatısı altında gelişen Arap, İran ve Türk edebiyatlarının müşterek unsurlarından biri olan zühd kavramı, Türk edebiyatında başlangıçta müspet bir anlamda ele alınırken bilhassa İran mutasavvıflarının ve şairlerinin etkisiyle yeni bir anlam sürecine girerek menfî bir mahiyet kazanmıştır. Fars şairlerin harâbâtî kavramlara şiir dilinde bazı sembolik anlamlar yüklemesiyle beraber zühd mefhumu, zaman içerisinde zahirî yani şeklen icra edilen dinî bir yaşantıyı karşılayacak şekilde ele alınmıştır. Fars şiirinin etkisinde gelişen klasik Türk şiirinde de zühd olumlu anlamının yanında genel olarak menfi/olumsuz anlamıyla karşımıza çıkmaktadır. Bu kitapta zühd kavramının muhtelif din ve inanç sistemleri ile İslam ve tasavvuf bağlamındaki gelişimi ele alınmış, zühdün klasik Türk şiirinde nasıl değerlendirildiği üzerinde durulmuştur. Osmanlı coğrafyasında yaşamış kırk şairin divanları ile sınırlandırılan çalışmada, şairlerin zühde dair bakış açıları, zühd ile ilişkili kavramların doğrudan veya dolaylı olarak çeşitli söz ve söz öbekleri ile ilişkilendirilerek müspet ve menfî manada nasıl yorumlandığı ve klasik Türk şiirinde zühdün birtakım sembollerle nasıl somutlaştırıldığı değerlendirilmiştir. Ayrıca zühd anlayışını merkeze alan gösterişçi ve dindar bir yaşam şeklini benimseyen zâhid tipinin divanlarda öne çıkan özellikleri tasnif edilerek zâhidin, rind tipiyle mukayesesi yapılmıştır.

ZİRAAT BANKASI
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 496,80    496,80   
2 258,34    516,67   
3 178,85    536,54   
İŞ BANKASI
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 496,80    496,80   
2 258,34    516,67   
3 178,85    536,54   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat