Uzun yıllardır Frankfurt'ta taksi şoförlüğü yapan yazar-çevirmen Selçuk Ülger, sımsıcak insan ilişkileriyle dolu anılarını, gezilerini, müşterilerini, okuduklarını, yaşamdan damıttıklarını aktarıyor Yetmiş Yıllık Bekleyiş'te.
Otobanda sağanak altında yolunu kaybeden Aksaraylı TIR şoförü de var bu anılarda, taksinin üstünde unutulan bir cüzdanın peşine düşmek de, Mick Jagger'ı Hint fakiri zannetmek de…
Nikos Kazancakis ve ünlü romanı Zorba'yla coşku duyuyor, Hitler faşizmine direnen gençlik örgütü "Beyaz Gül"ün karşısında saygıyla eğiliyoruz.
Ruhi Su'nun sesini de duyuyoruz Ülger'in anlattıklarında, Nâzım Hikmet'in dizelerini de… Ve Fanni ile Miklós Radnóti'nin yetmiş yıllık ölümsüz sevdaları bekliyor bizi…
Terzi Selahattin Usta'nın dükkânına uğruyor, Girit'te bir gezintiye çıkıyor, bilge dostumuz Lasaros'a kadeh kaldırıyor ve sesleniyoruz:
"O güzelim gülüşünü Mainin buz gibi bulanık sularında kaybeden dostum! Bak, Giritteyim işte!..
Bir zamanlar Zorbanın, Akdenizli ölümsüz Tanrılar gibi dünyaya haykırdığı soruları, şimdi aynı kayalıklardan ben de sana soruyorum:
Nedir bu be Lasaros? Bir bardakçık şarap içiyorsun, sonra dünya alabora oluyor! Hayat nedir be Lasaros? Allahını seversen söyle; şu üstümüze sarkanlar üzüm mü, melek mi, ayırt edemiyorum...
Yoksa hiçbir şey mi yok, hiç bir şey mi gerçek değil Lasaros? Ne şarap, ne peri, ne de Girit!..
Konuş Lasaros! Anlat bana bilge dostum! Uzat yine o dost elini omzuma! Seferisten, Ritsostan, Nâzımdan yine şiirler oku bana! Yoksa delireceğim..."
Uzun yıllardır Frankfurt'ta taksi şoförlüğü yapan yazar-çevirmen Selçuk Ülger, sımsıcak insan ilişkileriyle dolu anılarını, gezilerini, müşterilerini, okuduklarını, yaşamdan damıttıklarını aktarıyor Yetmiş Yıllık Bekleyiş'te.
Otobanda sağanak altında yolunu kaybeden Aksaraylı TIR şoförü de var bu anılarda, taksinin üstünde unutulan bir cüzdanın peşine düşmek de, Mick Jagger'ı Hint fakiri zannetmek de…
Nikos Kazancakis ve ünlü romanı Zorba'yla coşku duyuyor, Hitler faşizmine direnen gençlik örgütü "Beyaz Gül"ün karşısında saygıyla eğiliyoruz.
Ruhi Su'nun sesini de duyuyoruz Ülger'in anlattıklarında, Nâzım Hikmet'in dizelerini de… Ve Fanni ile Miklós Radnóti'nin yetmiş yıllık ölümsüz sevdaları bekliyor bizi…
Terzi Selahattin Usta'nın dükkânına uğruyor, Girit'te bir gezintiye çıkıyor, bilge dostumuz Lasaros'a kadeh kaldırıyor ve sesleniyoruz:
"O güzelim gülüşünü Mainin buz gibi bulanık sularında kaybeden dostum! Bak, Giritteyim işte!..
Bir zamanlar Zorbanın, Akdenizli ölümsüz Tanrılar gibi dünyaya haykırdığı soruları, şimdi aynı kayalıklardan ben de sana soruyorum:
Nedir bu be Lasaros? Bir bardakçık şarap içiyorsun, sonra dünya alabora oluyor! Hayat nedir be Lasaros? Allahını seversen söyle; şu üstümüze sarkanlar üzüm mü, melek mi, ayırt edemiyorum...
Yoksa hiçbir şey mi yok, hiç bir şey mi gerçek değil Lasaros? Ne şarap, ne peri, ne de Girit!..
Konuş Lasaros! Anlat bana bilge dostum! Uzat yine o dost elini omzuma! Seferisten, Ritsostan, Nâzımdan yine şiirler oku bana! Yoksa delireceğim..."
| Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
|---|---|---|
| Tek Çekim | 158,40 | 158,40 |
| 2 | 82,37 | 164,74 |
| 3 | 57,02 | 171,07 |
| Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
|---|---|---|
| Tek Çekim | 158,40 | 158,40 |
| 2 | 82,37 | 164,74 |
| 3 | 57,02 | 171,07 |