Bu eser, kökeni çok eskiye dayanan ancak 2000li yıllardan itibaren küresel çapta ivme kazanan İslamofobi olgusunu, özellikle feminist söylem ile kurduğu bağ kritize edilerek incelemektedir. Çalışmanın temel iddiası, kadın hakları savunusu olarak ortaya çıkan feminizm ideolojisinin ironik bir şekilde, Müslüman kadınların maruz kaldığı ayrımcılığa ve ötekileştirmeye destek veren, hatta İslamofobiyi besleyen bir "Feminist İslamofobi" söylemine dönüştüğüdür. Eser, İslamofobiyi tarihsel kökenleri (Haçlı Seferleri, Oryantalizm, 11 Eylül sonrası dönem) ve bireysel, toplumsal, yapısal, küresel etkileriyle birlikte ele almaktadır.
Müslümanların önyargı, ayrımcılık ve şiddete maruz kaldığı, bir kurgu değil, bir gerçekliktir. Eserde bu gerçekliğe dair somut veriler paylaşılmaktadır.
Müslümanlara yönelik olumsuz algının temelinde, özellikle Batı medyası tarafından yayılan ve İslamı "korku dini" olarak resmeden, Müslüman erkeği "fanatik," Müslüman kadını ise "baskılanmış" olarak gösteren steryotipler yatmaktadır. Müslüman kadın, İslamofobinin en büyük mağduru olmasına rağmen, feminist aktörlerin kadın
hakları savunusu adı altında kasıtlı veya kasıtsız olarak bu İslamofobik söylemi beslediği görülmektedir. Bu söylem, eleştirileri tek yönlü tutarak Müslüman kadınların diğer hak ihlallerini görmezden gelmektedir.
Kitap, feminist söylem ile İslamofobi arasındaki bu karmaşık ilişkinin aktörlerini, iddialarını ve Müslüman kadının bu çifte mağduriyet karşısındaki durumunu detaylıca incelemektedir
Bu eser, kökeni çok eskiye dayanan ancak 2000li yıllardan itibaren küresel çapta ivme kazanan İslamofobi olgusunu, özellikle feminist söylem ile kurduğu bağ kritize edilerek incelemektedir. Çalışmanın temel iddiası, kadın hakları savunusu olarak ortaya çıkan feminizm ideolojisinin ironik bir şekilde, Müslüman kadınların maruz kaldığı ayrımcılığa ve ötekileştirmeye destek veren, hatta İslamofobiyi besleyen bir "Feminist İslamofobi" söylemine dönüştüğüdür. Eser, İslamofobiyi tarihsel kökenleri (Haçlı Seferleri, Oryantalizm, 11 Eylül sonrası dönem) ve bireysel, toplumsal, yapısal, küresel etkileriyle birlikte ele almaktadır.
Müslümanların önyargı, ayrımcılık ve şiddete maruz kaldığı, bir kurgu değil, bir gerçekliktir. Eserde bu gerçekliğe dair somut veriler paylaşılmaktadır.
Müslümanlara yönelik olumsuz algının temelinde, özellikle Batı medyası tarafından yayılan ve İslamı "korku dini" olarak resmeden, Müslüman erkeği "fanatik," Müslüman kadını ise "baskılanmış" olarak gösteren steryotipler yatmaktadır. Müslüman kadın, İslamofobinin en büyük mağduru olmasına rağmen, feminist aktörlerin kadın
hakları savunusu adı altında kasıtlı veya kasıtsız olarak bu İslamofobik söylemi beslediği görülmektedir. Bu söylem, eleştirileri tek yönlü tutarak Müslüman kadınların diğer hak ihlallerini görmezden gelmektedir.
Kitap, feminist söylem ile İslamofobi arasındaki bu karmaşık ilişkinin aktörlerini, iddialarını ve Müslüman kadının bu çifte mağduriyet karşısındaki durumunu detaylıca incelemektedir
| Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
|---|---|---|
| Tek Çekim | 126,00 | 126,00 |
| 2 | 65,52 | 131,04 |
| 3 | 45,36 | 136,08 |
| Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
|---|---|---|
| Tek Çekim | 126,00 | 126,00 |
| 2 | 65,52 | 131,04 |
| 3 | 45,36 | 136,08 |