"Yalnız hissetmek? O¨ylesine yabancı, o¨ylesine uzaktı ki bu duygu kendisinden... Hatta o, bu yalnızlık duygusunu hic¸ hissetmemis¸ti. Evet dogˆruydu, tek bas¸ına yas¸ıyordu ama o kelimenin ifade ettigˆi anlamda hic¸ yalnız hissetmemis¸ti kendisini... I·s¸te o yu¨zden bu so¨z aklına takılıp kalmıs¸, adamın hu¨zu¨n dolu, acıyan bakıs¸larına hayretler ic¸inde, soran go¨zlerle bakmıs¸tı... O¨yle ya, yalnızlık bas¸ka s¸eydi, tek bas¸ına yas¸amak bambas¸ka bir s¸ey. Her tek bas¸ına yas¸ayan yalnız degˆildi ki... Hem insan kalabalıklar ic¸inde de yalnız, yapayalnız hissedebilirdi kendini...
Kim demis¸ti o lafı? Ya da demis¸ miydi acaba? Hani "En az yalnız oldugˆum zaman, tek bas¸ıma oldugˆum zamandır," diye bir cümleydi. S¸o¨yle bir du¨s¸u¨ndu¨; evet, hatırlamıs¸tı, Jean Jacques Rousseau'nun so¨zu¨ydu¨. O da aynen bo¨yle hissediyordu, yalanı yok! Tıpatıp bo¨yleydi is¸te; en az yalnız hissettigˆim zaman, yalnız oldugˆum zamandır, diye du¨s¸u¨ndu¨.
Sonra ünlu¨ Yunan masalcısı Ezop'u hatırladı. Bir s¸akacı gu¨lu¨mseme belirdi dudaklarında. Gu¨nlerden bir gu¨n Ezop evinde c¸alıs¸ırken, bir ko¨ylu¨ girmis¸ ic¸eri. Onun, kitapları u¨zerine egˆilmis¸ c¸alıs¸tıgˆını go¨ru¨nce "Bo¨yle yapayalnız nasıl oturuyorsun?" diye sormus¸ köylü. Ezop 'Yalnız degˆilim ki!' demis¸. 'Yalnız oldugˆumu, ancak sen ic¸eri girdigˆinden beri hissetmeye bas¸ladım..."'
"Yalnız hissetmek? O¨ylesine yabancı, o¨ylesine uzaktı ki bu duygu kendisinden... Hatta o, bu yalnızlık duygusunu hic¸ hissetmemis¸ti. Evet dogˆruydu, tek bas¸ına yas¸ıyordu ama o kelimenin ifade ettigˆi anlamda hic¸ yalnız hissetmemis¸ti kendisini... I·s¸te o yu¨zden bu so¨z aklına takılıp kalmıs¸, adamın hu¨zu¨n dolu, acıyan bakıs¸larına hayretler ic¸inde, soran go¨zlerle bakmıs¸tı... O¨yle ya, yalnızlık bas¸ka s¸eydi, tek bas¸ına yas¸amak bambas¸ka bir s¸ey. Her tek bas¸ına yas¸ayan yalnız degˆildi ki... Hem insan kalabalıklar ic¸inde de yalnız, yapayalnız hissedebilirdi kendini...
Kim demis¸ti o lafı? Ya da demis¸ miydi acaba? Hani "En az yalnız oldugˆum zaman, tek bas¸ıma oldugˆum zamandır," diye bir cümleydi. S¸o¨yle bir du¨s¸u¨ndu¨; evet, hatırlamıs¸tı, Jean Jacques Rousseau'nun so¨zu¨ydu¨. O da aynen bo¨yle hissediyordu, yalanı yok! Tıpatıp bo¨yleydi is¸te; en az yalnız hissettigˆim zaman, yalnız oldugˆum zamandır, diye du¨s¸u¨ndu¨.
Sonra ünlu¨ Yunan masalcısı Ezop'u hatırladı. Bir s¸akacı gu¨lu¨mseme belirdi dudaklarında. Gu¨nlerden bir gu¨n Ezop evinde c¸alıs¸ırken, bir ko¨ylu¨ girmis¸ ic¸eri. Onun, kitapları u¨zerine egˆilmis¸ c¸alıs¸tıgˆını go¨ru¨nce "Bo¨yle yapayalnız nasıl oturuyorsun?" diye sormus¸ köylü. Ezop 'Yalnız degˆilim ki!' demis¸. 'Yalnız oldugˆumu, ancak sen ic¸eri girdigˆinden beri hissetmeye bas¸ladım..."'
| Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
|---|---|---|
| Tek Çekim | 151,20 | 151,20 |
| 2 | 78,62 | 157,25 |
| 3 | 54,43 | 163,30 |
| Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
|---|---|---|
| Tek Çekim | 151,20 | 151,20 |
| 2 | 78,62 | 157,25 |
| 3 | 54,43 | 163,30 |